14 Eylül 2013 Cumartesi

THY - Globally Yours...


Misafirlerimiz Türkiye' ye dönüyorlar.
Washington Dulles havalimanı yolundayız.
Çok çabuk geçen bir ayın hüznü üzerimize çöktü.
Birde misafirlerimizin THY ile Türkiyeye dönecek olamasının stresini hissetmeye başladık.
Bilmeyenler için açıklayalım; Washington DC'den THY uçağına binmek tüm Washington Türklerinin korkulu ruyası.
Neden mi?
Çünkü 1300 dolara alabileceğiniz en rezil servisi, hiç çekinmeden, doya doya sunuyorlar.
Aşağılanmak isteyenler için kaçınılmaz bir firsat

* * *

Dulles havalimanında, THY standındayız.
Önce görevlilere, sonra birbirimize bakıp aynı anda
"Deja vu" diyoruz...
Standın öbür tarafındaki görevlileri anlatmaya Türkçe bir kelime bulamadığımızdan olsa gerek.

* * *

Kısa boylu, tombul, esmer, ve kafasını öne eğmis görevliye korka korka pasaportları uzatıyoruz.
Ne kafasını kaldırıyor, nede birşey söylüyor.
"Müşteri hizmetleri" derslerinde öğrencilere ısrarla anlattığımız göz teması (Eye Contact) aklıma geliyor.
Oysa bizim gözümüze ilk takılan kirli yakalarıyla gravatının bile geçinemediği bir görevli.
İsmini kullanıp iyi akşamlar diye konuya girmek istiyorum.
Kim olduğunu gösteren bir isimliğide (Name tag) yok.
İyi akşamlar diyorum.
Kafasını kaldırıyor.
Beni rahatsız etme der gibi kalın bir sesle yanıtlıyor; "Hi"
"H" harfini başı yukarda, "i" harfini ise başını yere indirdiği anda söyleyebilmek gibi bir yeteneği olduğunu öğreniyoruz.

Son üç ayda 5 defa aynı filmi seyrettik ya,
Altıncısını kaldıramıyabiliriz.
Bu sefer müdürüyle konuşmak istediğimizi söyüyoruz.
Kafasını arkaya çeviriyor ispanyolca birşeyler söylüyor.
Arkada duran kızlar gülüşmeye başlıyorlar.
Her ne kadar görevli bize birşey söylemesede, tarzından ve kızların sürekli bize bakıp gülüşmelerinden.
Çok espirili bir arkadaş olduğunu düşünmek istiyoruz.
Aslında bize yapılmasaydı,
Hatta ingilizce yada Türkçe gibi anlayacağımız bir dilde olsaydı
Bizde gülebilirdik!

Aklıma 2011 yılında, Marriott otellerinde yiyecek içecek operasyon müdürüyken aldığım benzer bir şikayet geliyor.
O zamanda bir müşterimiz restorantta personelin ona bakarak sürekli güldüğünü, farklı bir dilde konuşarak bir nevi kendisini fişlediğini iddia etmişti.
İlk defa o zaman, bunun çok ciddi bir suç olduğunu ve büyük bir tazminatla karşı karşıya olduğumuzu öğrendim.
Marriott' un tüm bölge müdürleri otelimize dolmuşlardı.
Günlerce tüm personel eğitimdem geçti.
Tek sebep müşterinin "I was marked and insulted" iddiasıydı.
Gerçi bunu THY personeline anlatmanın bir önemi varmı bilmiyorum.

* * *

Arka ofisten, moğolları andıran bir görevli yanımıza gelerek.
Ortaya "Yes Sir" diye bir laf atıyor.
İçinde "İyi akşamlar", "Nasıl yardımcı olabilirim" gibi nazik kelimeler olmadığı için, biz bunu Türkçeye "Ne var?" olarak çeviyoruz.
Son nazik "İyi akşamlar" kelimemide bu arkadaşa Türkçe sunduktan sonra, boşuna kürek salladığımı farkediyorum.
Maalesef %90'ı Türkçe yada İngilizce konuşan THY standında sadece 2 tane görevli Türk' ün olduğunu farkediyoruz.
Konuşulan ingilizce ise gerçekten yardıma muhtaç...

* * *

Standı adeta ele geçirmiş olan bu grubu aşıp bir Türk görevliye yaklaşıyoruz.
Dünya tatlısı çocuklar; hem kibarlar, hemde ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar.
Tam "Oh be!" demeye başlıyoruz ki, onlarında orada cok rahat olmadıklarını farkediyoruz.
Sıkılarak, "Çok haklısınız ama bizim elimizden gelen birşey yok." derken bile hem üzgünler hemde kızgın.
Sadece şikayetinizi yapın diyebilliyorlar.
Daha evvel hem ingilizce hemde Türkçe olarak THY' na yazdığımız şikayet mektuplarından bahsediyoruz.
"Eee ne oldu?" der gibi bakıyorlar.
Nezaketen bile olsa cevap bile almadığımızı ekliyoruz.
Sahi ne oluyor Dulles THY standında?

* * *

Sohbet esnasında o an içlerinde en yetkili Türk arkadaşın ismini alıyorum.
Rica minnet görüşmek istediğimi söylüyorum.
Güleryüzlü sevimli bir arkadaşımız yanımıza geliyor.
Kendimi tanıtıyorum. 25 yıldır turizm sektöründe çalıştığımı, 2 yıldır üniversitede turizm dersleri verdiğimi söylüyorum.
Baska bir şey söylemeye gerek kalmadan gülümsüyor.
Derler ya, biz bizi anlarız...
Standın öbür tarafına geçmesini rica ediyorum.
5 dakikalığına müşterilerin yaşadığı duyguyu yaşaması için yanımıza geliyor.
Standdaki görevlileri birlikte seyrediyoruz.
Bu arada ben sormaya başlıyorum;
Hiç yüzü gülen birini görebiliyormusun?
Hoş geldiniz diyen varmı?
"Teşekkür ederim"
"İyi akşamlar"
"Gene bekleriz"
"İyi yolculuklar"
Hiçbirini duymuyoruz.
Bilmem anlatabildimmi?

* * *

THY' den vazgeçiyorum.
Sırf konuyu değiştirmek amacıyle soruyorum.
Hiç McDonalds' a gittinizmi?
7 dolara çalışan insanların, 1 dolara sattığı menüden hiç aldınız mı?
Nasıl hissettiniz kendinizi?

Aynen diyor.
O servisi bile verememek çok üzücü diye ekliyor.
Meğer bizim çete gibi gödüğümüz ekip, THY tarafindan tutulan bir taşeron firmaymış.
Oradaki Türk arkadaşlarlada herhangi bir astlık yada üstlük ilişkileri yokmuş.
Gerçi neyin kimden sorumlu olduğunu söylemek imkansız

Bakışıyoruz birbirimize.
Söyleyecek kelime yok...
O sırada arkadan uçus ekibi geçiyor.
Daha evvel tanıdığımız arkadaşlara rastlıyoruz.
Hemen sohbet başlıyor.
Hepsi dünya tatlısı.
Takmayın kafanıza. Uçağa binince biz unuttururuz diyorlar.
Ona hiç şüphe yok.
Ama birilerinin THY' na servisin nerede başladığını öğretmesi gerekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder