copyright@palabiyik.info
İneceğimize 20 dakika kala pilot biraz daha alçalarak bize Amerikanın en heybetli vadisini gösterme nezaketinde bulundu. Biran atmosferin üstüne çıktıkda, başka bir gezegene ineceğiz diye düşünmeye başladım. Koca kanyon, ben size ait değilim der gibiydi. Taş, toprak ve sudan başka hiçbirşey yokmuş gibi görünen bir vadinin, insanı bu kadar etkilemesi anlaşılır gibi değil. Vadinin gizemli zenginliği, insanın duygularınıda zengileştiriyor. Daha önce hiç yaşamadığımızdan olsa gerek, tariftede zorlanıyoruz...
copyright@palabiyik.info
Havaalanına iner inmez, kumar makinaları ile karşılanınca, doğru yere geldiğimizi anlamıştık. İlkkez kumar makinaları ile karşılayan bir havaalanına iniyorduk. Şaşkınlığımız geçer geçmez, fotoğraf makinasına sarıldık. Daha iki poz çekmiştikki görevliler, çocukları makinalardan uzakta tutmanız gerekir diye uyardılar.
"Çok komiksiniz!" demeden duramadım.
Şehre çıkar çıkmaz, sokakların geniş ama bomboş oluşu dikkatimizi çekti. Las Vegas' ın yabancısı olduğumuz için, pazar günü oluşuna bağladık. Çok mu erken konuştuk acaba...
Araba kiralamak, yolculuk alışverişi yapmak, çocukların karınlarını doyurmak derken, öğlen bir gibi San Francisco' ya doğru yola çıktık.
Şehir merkezinden dışarı çıkar çıkmaz, kum, taş, çakıl, ve sahipsizlik duygusunun hüküm sürdüğü bir yolculuğun başladığı hissine kapıldık.
Önce insanlar azaldı.
Sonra yollar daraldı.
İyi tarafından bakarsak, yıllar sonra, ilk defa sürat yapma fırsatımız olmuştu.
Hiç kaçırmadık...
copyright@palabiyik.info
Doğa o kadar içiçeydiki, Kaliforniya' ya girdiğimizi 100 mil sonra farkettik.
Çünkü yıllardır doğa harikası diye anlatılan Kaliforniyanın çöl olacağını hiç düşünmemiştik.
Öğrendikki, kaliforniyanın yarısıda en az Nevada kadar kurak ve sahipsiz.
O yüzden Kaliforniyaya gıda girmesin diye eyalet girişine kurdukları tarım kontrol noktası bile sınırdan 100 mil içerde. Aradaki 100 millik alanda nasıl olsa tarım olmaz diye düşündüler herhalde.
Bu arada eyalette tarım ne kadar önemliymiş. Başka yerden tarım ürünü girmesin diye resmen gümrük kapısı koymuşlar. Bayağı silahlı, köpekli polisler bekliyor. Amerikada şimdiye kadar hiç görmediğimiz bir durumdu bu. Hatta arabadaki iki kilo elma yüzünden terörist muamelesi görürüz diye panikledik bile. Gerçi adamlar hiçkimseyi durdurmadılar. Bizde el sallayarak geçtik.
copyright@palabiyik.info
Yol üzerindeki dev rüzgar gülleri çok ilginç geldi. Arabamız sağa sola savrulmaya başlayıncada adamların neden bu kadar yatırım yaptığını anlamış olduk.
Rüzgar yüzünden yolun bir bölümünde çok yavaş gitmek zorunda kalmıştık. Tam rahatladık diye konuşmaya başladığımız sıradada, etrafı ilginç bir sis kapladı.
Çölün ardından vardığımız inişli çıkışlı dağlar, sisle birleşince, hız merakımız kursağımızda kalmıştı. Yolculuk gene karanlıkta sinek avlamaya dönmüştü.
copyright@palabiyik.info
Haritada 8.5 saat olarak gösterilen yolun, 12 saat sonra bittiğini, yollar birden genişlemeye, heryanımızı ışıklar kaplamaya başlayınca anladık.
Hele uçsuz bucaksız Bay Bridge' i görünce, içimizi birden hoş bir duygu kapladı. Tanıdık bir şehre gelmiş gibi olduk.
San Francisco şehrine geldik dediğimiz andan, şehir merkezine kadar yaklaşık bir saat geçmişti. Gece yarısı bile trafiğin oluşu büyük şehirde olduğumuzun ilk sinyaliydi.
Şehir merkezi beklediğimiz kadar kalabalık olmasada, gürültülüydü. Birçok evsiz insanı görmek bizi tedirgin etmişti. Otele girer girmez, başka bir otele rezervasyon yaptık.
Sabah 5' ten gece 12'ye kadar olan yolculuğun yorgunluğundan olsa gerek, hepimiz kendimizi yatağa attık.
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder