18 Aralık 2011 Pazar

Kunta Kinte


KUNTA KINTE

Bugün Amerikalıların "Black Friday"'ı, yani "Kara Cuma" sı.
O da neymiş diye sormayın. Kapitalizmin anlamsız bir çılgınlığı işte.
Hazır Amerikalılar çıldırmış bir şekilde alış veriş yapıyorlar, bizde Amerika' yı keşfe devam edelim.

Bugün nereye gitsek diye google' larken güzel bir sürprizle karşılaştık. Meğer çocukluğumuzun isyankar kahramanı Kunta Kinte, acılarla dolu hayatının önemli bir kısmını bu bölgede geçirmiş.

Hadi canım sende...

* * *

1970' li yılların sonunda, siyah-beyaz, tek televizyonlu TRT dönemlerinde, derisinin rengi, dini, ve gördüğü muamele karşısında, onurlu direnişi ile ezilenlere duyduğumuz sempatinin tavan yapmasını sağlayan cocukluk kahramanımız Kunta Kinte.

Bir anda akilma neler gelmedi ki? Onun yüzünden tüm esmer arkadaşlarımız Kunta Kinte oluvermişti. Biraz haksızlığa uğradığımızda yada çok çalıştığımızda cevabımız hazırdı: Kunta Kinte'miyim lan ben?

Hatta geçenlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Bu ülkenin gerçekten ‘Kunta Kinteleri’ vardı. Ben de SSK’lıydım, aynı şekilde ben de Kunta Kinte’ydim” dedi.

Katakulle ile Kunta Kinte karışmış olabilirmi?

Kılıçdaroğlu dururmu? Hemen cevapladı; "Eğer Başbakan bizim bildiğimiz Kunta Kinte'den bahsediyorsa bunda bir yanlışlık var. Çünkü bizim bildiğimiz Kunta Kinte hiçbir zaman kısa dönemde zengin olmadı".

Neyse Kunta Kinte'nin siyasetimizde ve edebiyatımızdaki yerini bir kenara bırakalım, gelelim komşumuz gerçek Kunta Kinte' ye; Kökleri tespit edilebilen nadir kölelerden biri olan Kunta Kinte'nin hikayesi, Tennessee' nin Henning şehrinde yaşayan 7. kuşak torunu Alex Harley' in, daha 8 yaşındayken ailesinin kökleri hakkında sorular sorması ile başlıyor. Anneannesinin yaşlı gözlerle verdiği cevaplar sayesinde de inanılmaz bir serüven başlıyor.

Alex' in ilk ipucu büyük dedesinin bir köle olarak Amerika' ya "Naplis" şehrinden getirildiği. 12 yıl araştırdıktan sonrada "Naplis" şehrinin aslında bizimde yaşadığımız eyalet olan Maryland' ın başkenti "Annapolis" olduğunu öğreniyor. Bu hikayeyi okuyunca, dedelerimizin topraklarını istemeye istemeye bırakışları, bıraktıkları yerlerin isimlerini bizim hala tam olarak telafuz edemeyişimiz, ve benim yıllardır Yunanistan-Makedonya-Amerika arasındaki iz sürme çabalarım aklıma geldi ve içim cız etti. Biran kendimi Alex gibi hissettim...

Alex bu araştırmalarının sonunda öğrendiği aile hikayesini "Kökler:Bir Amerikan aile destanı (Roots:The Saga of an American Family)" adlı kitabı ile yayınlıyor. 37 dilde yayınlanan kitap Pulitzer ve National Book Reward ödüllerini kazanıyor.


3 yıl sonrada ABC kanalında mini TV serisi olarak filmi yayınlanıyor. Köleliği konu alan diziden, yapımcılari bile hayal kırıklığı beklerken, 23-27 Ocak 1977' de, 8 gün arka arkaya yayınlanan dizi, o güne kadar alınan tüm ratingleri alt üst ediyor: 44.9 rating, 66 izlenme payı.

Yayınlandığı sırada Amerika'da televizyonu olan dört aileden üçü bu diziyi seyrediyormuş. Dortte biri de Walmart personelimiydi acaba.

Dizinin son bölümünün rating rekoru ise, 1983 yılında CBS' te yayınlanan M*A*S*H' in finaline kadar kırılamıyor.

Filmin oyuncu kadrosuda cok başarılı. Hele iki ismi, O.J Simpson ve Lorne Greene' yi görünce mutlaka tekrar izlemeliyim oldum. Hiç üşenmedik, oturup tüm bölümleri izledik. Hatta kesmedi, Alex Haley' in diğer meşhur filmi Malcolm X' i bir defa daha seyrettik. Tıka basa ırkçılıkla doluyuz anlayacağınız...

* * *

Annapolis yolculuğumuza gelince; Başkent evimize 18 mil, yani 30 km uzakta. Hem Amerikanın önemli bir liman'ı hemde tarih dolu bir şehri. Hatta 1783' te Paris anlaşması imzalanırken, geçici olarak Amerikanin ilk başkentliğini üstlenmis. Mecliside Amerikanın ilk meclisi. Kurucu başkan George Washington Kontinental Ordusu komutanlığından burada istifa etmiş.

Hazır Annapolis' e gitmiş iken, meşhur Deniz Harb okulunu (US Naval Academy), Amerika' nın bağımsızlık bildirisine imzasini atan William Paca' nın evini, ve tarihi Eyalet meclis binasını gezdik. Ama beni ençok etkileyen, limandaki herkesin görmezden geldiği, bizim Attila'nın ise Türk usulü ilgilendiği, Kunta Kinta anıtı oldu. Kunta Kinta anıtı dendiğine bakmayın. Anıt Alex Haley'in 3 çocuğa ailesinin hikayesini anlatan temsili 4 heykelden oluşuyor. Bizim Attila, Alex amcayla o kadar samimi oldu ki, bazı resimleri buraya koymamayı tercih ettik. Amerikada'da doğsa, Türk Türktür!


Gelelim, eski dostun, ve Annapolis'in bizde bıraktıklarına;

Varsayalım google 250 yıl sonra hala var. Büyük ihtimalle bizim hiç bilmediğimiz başka bir tekneloji olacakya... 2260 yılında biri adınızı google yapsa, sizle ilgili karşısına ne çıkacağını hiç düşündünüzmü?
Siz düşünürken ben Kunta Kinte'yi, yani Amerikadaki binlerce köleden birini arattim. Google 22 saniyede 1,022,000 tane web sayfasi buldu! Hatırlatayım, bırakın Google' u, ampulün olmadığı dönemlerde yaşamış bir köleden bahsediyoruz.

Kime yazalım bu başarıyı? Kendisine verilen Toby ismini bir türlü kabullenmeyen Kunta Kinte'ye mi? Yoksa biz nereden geldik diye yana döne araştırma yapan 7 kuşak torunu Alex Haley'e mi?

1750 yıllarındaki Kunta Kinte'den vazgeçtim. 2000' li yıllarda her gün "Hür doğdum, hür yaşarım" diyen bizler kaç kuşak öncesi dedemizi biliyoruz? 5 mi? 6 mi?

* * *

Bütün dünyanın gelmek için sıraya girdiği Amerika' dan kurtulmak için ölümü göze alarak 4 defa kaçmaya çalışmış Kunta Kinte. Hatta bu yüzden köle avcıları tarafından, kaçmasın diye, bir ayağı bile kesilmiş.

Aynen duyduğunuz gibi; o dönemde birde köle avcılığı (Slave catchers) diye bir meslek grubuda oluşmuş durumda.

Filmde herkes zencilere, hatta zencilerde birbirlerine "Nigger" diye hitap ediyorlar. Oysa bu kelime şuan Amerika'da bir zenciye söylenebilecek en büyük hakaret. Sakın ağzınızdan kaçırmayın, paranızdan yada canınızdan olabilirsiniz.

Kunta Kinte, Gambia' daki iri yarı, güçlü ve kuvvetli bir kabile olan Mandinka soyundan geliyor. O yüzdende Annapolis'te hemen alıcı buluyor. Filimdeki açık arttırma sahnesi gerçekten traji komik. 

Alıcı olmasada, fiyat sormasını seven bir milletiz ya... Merakınızı gidermek için aktarayım. Bir söylentiye göre, Kunta Kinte $850'a satılmış. 

Alex Haley beklenmedik şekilde 1992' de ölmüş ama Annapolis' te her yıl eylül ayında bir Kunta Kinte festivali kutlanıyor..

Film insanı her sahnede ya duygulandırıyor yada düşündürüyor. Beni ençok etkileyen sahnesi ise Kunta' nın kaçtıktan sonra sevgilisi Fanta'nın çalıştığı çiftliğe gitmesi ve orada geçen konuşmaları oldu. Kunta'nın sevgilisi aynen diğer köleler gibi Afrikalı ismi olan Fanta'yı, hatta kendi öz dillerinde konuşmayı red ediyor. "Ben artık Maggie' yim. Benimle ingilizce konuş." diyor.

Kunta soruyor; sana ne yaptılar?

Maggie (Fanta değil); Herşeyi.. Artık ne Afrika dilinde konuşabiliyorum, nede Afrikalı gibi düşünebiliyorum. Beyazlar bizde hiçbirşey bırakmadı.

Kunta tekrar soruyor; köle olarakmı kalacaksın.

Maggie cevaplıyor; hayatta kalacağım... Sıcakta kalacağım. Soğukta değil.

O dönemde bir köleye okuma-yazma öğretmek yasak; Beyazlar, köleler için "Yesinler, içsinler ve çalışsınlar. Okumak-farkında olmak- onları strese sokar" diyorlar.

Tanıdıkmı geldi?

Yoksa hepimiz Kunta Kintemiyiz?

Kasım 2011


* * *

Festival sayfası: http://www.kuntakinte.org/

Dizi tanıtımı: http://www.youtube.com/watch?v=a5JP0IFqkGQ&feature=related

Izlemek icin; http://tv.blinkx.com/show/roots-us/5-rb2KeSJjyBAQnh

...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder